HEAVY & BLACK METAL |
Heavy Metal
|
Ülkemizde medyanın yutturmaya çalıştığı bir yalan var.
Türkiye'deki Rock ve Metal dinleyicisinin, 70'li yıllardaki
Rock yaptığını ima eden gruplara dayandığı ve o kuşaktan
ilham aldığı.
Dünyada günümüzdeki Rock'ın dayandığı ülkeler
İngiltere, Amerika ve biraz da Almanya'dır. Onların haricinde
Heavy Metal 80'li yılların başında tüm dünyada aynı anda
çıkmış ve yayılmıştır.
Aslında Heavy Metal, Metal'in kökeninin Rock ve Blues'a dayandığı
hikayesi de palavradır. Bunu ya müziğe ticari olarak yer
vermek isteyenler uyduruyor ya da bu müziğin dışındaki
insanların bu müziği sözde objektif özünde subjektif
tahlillerine dayanıyor.
Heavy Metal ilk olarak 20'li ve 30'lu yıllarda, İngiltere'de
ağırsanayi (Heavy Metal) işçilerinin ve gençliğinin sınıf
ayrımına karşı üzerlerine demir, zincir ve metal takılar
takarak yaptıkları protest müzik olarak çıkmıştır. Ancak
bu yıllardaa yapılanmüziğin içeriği ve türü hakkında
kesin kayıtlar yok.
70'li yıllarda İngiltere'deki müzik piyasası (günümüzde
Türkiye'de gözlemlenen şekilde) aşırı kirlenmişti. Punk
müziği bile kısa bir direnişten sonra sistemin içine
çekilmiş, Punk, toplumun alt tabakadan sömüremediği
gençleri, farkettirmeden soyut bir hayatla ve uyuşturucuyla
yoketmeye çalıştığı bir müzik haline gelmişti.
İşte tam o sıralarda İmgiltere'de ekonomik
istikrarsızlığın ve müzik piyasasındaki bu kirliliğin
arttığı bir ortamda NWOBHM (New Wave Of British Heavy Metal)
ortaya çıkıyordu ve kısa sürede yayılıyordu. Bu sürecin
en büyük grupları Iron Maiden, Saxon, Judas Priest, Def
Leppard, Samson gibi gruplardı.
Ama asıl önemlisi 80'li yılların başında tüm dünyada bu
gelişmeye parelel olarak her yerde mantar gibi bitiyordu.
Türkiye'den Yunanistan'a, İngiltere'den Bahamalar'a,
Endonezya'dan Kazakistan'a, Bulgaristan'dan Arjantin'e,
Hindistan'dan İsveç'e, Meksika'dan Güney Afrika'ya,
Avusturalya'dan Brezilya'ya, her yere...
Heavy Metal sınır tanımıyordu. Dil, din, ırk, ideoloji,
sınıf tanımıyordu ve bunu kapitalist bir sömürü aracı
olarak değil, tanımlanamaz bir şekilde her yerde, aynı anda
yapıyordu. Sosyologlar ve psikologlar bunu birtürlü anlam
veremiyordu. Bu onların yetiştirdiği düşünce yapılarına
ve kalıplarına aykırıydı. Zaten yıllardır sosyologların
ve psikologların Heavy Metal'i bir türlü anlıyamadıkları
için yaptıkları tek şey, çamur atmak olmuştur.
Türkiye'de de Heavy Metal 80'li yılların başında ortaya
çıktı ve bunun en yoğun olduğu yer ise Ankara'ydı. Yoksa
denildiği gibi kökenlerini Erkin Koray'dan, Cem Karaca'dan,
Moğollar'dan aldığı falan yoktu. 60'karda ve 70'lerde bunlar
kendilerini daha çok Anadolu pop olarak tanımlıyordu. O
yıllarda Türkiye'de Zeppelin, Pnk Floyd, Deep Purple dinleyen
çok az insan vardı. Ya bunlar bir avuç zengin çocuğu ya da
her nasılsa bu müziği farkeden bir avuç insandı.
Heavy Metal'in Türkiye'de Ankara'dan çıkışı ve yoğun bir
şekilde yaşanışın çeşitli sebepleri olabilir. Bunu
Ankara'nın öğrenci ve memur şehri oluşu, sınıflararası
uçurumun daha esnek oluşu, üniversiteler ve kolejler, havası,
iklimi ve Kemalist devrim doktrinin yeniden yarattığı bir
şehir oluşu ve insanların bu ülkü içinde yoğrulmuş
olmaları. O dönemde Ankara'da en yoğun bölgeler Hacettepe,
Üniversitesi ve Tunalı Hilmi gibi yerlerdi. Özellikle
Hacettepe Tıp ve Hacettepe Üniversitesi HM'in kalesi gibiydi.
Diğer üniversiteler ve kolejler de bundan payını
almışlardı. En çok dinlenen gruplar ise Iron Maiden,
Hellowen, Saxon, Judas Priest ve AC/DC idi.
Ankara Polis Radyosu'ndan yayınlanan "Rock
Dünyasından" programıyla bugün hala TRT'de Rock Market
programını yapan DJ. Dr. Şener Yıldız'ın bu müziğin
sevilmesinde ve yayılmasında büyük payı vardır. Ankara
ismini bulmuştu: "Ankara Rock City"
O yıllarda yaşanan güzel günlerin anıları hala dillerdedir.
Ankarabu misyonunu 80'li yılların sonuna kadar sürdürdü.
88-90 arasında İzmir, 89-91 arasında Bursa ön plana
çıkmıştı. İstanbul ise ancak 90'lı yılların başında
ön plana çıkmıştı. Hisar, Akmar Pasajı ve sonra Galata
Köprüaltı birer mekan olmuşlardı. Özellikle Galata
Köprüaltı, Ankara gibi bugün de anlatılan bir efsane haline
geldi. Dünya üzerindeki belki de en güzel yerdir ve
yaşananlarda hiçbir şekilde zorlama ve özentilik yoktu, saf
içtenlik vardı.
Köprü yandıktan sonra mekan Taksim'e kaydı. Bu kayışla
beraber yavaş bir kirlenme ve bu müziği burjuvazinin keşfi de
başladı. Sonrası malum...
Türkiye'de ilk önce Heavy Metal kitselleşti. Yoksa
yutturulmaya çalışıldığı gibi Rock'ın ve Hard Rock'ın
evrimiyle değil. 80'li yıllarda gelişen süreçte, sonra sonra
gençler Led Zeppelin'i, Deep Purple'ı, keşfettiler, Hard
Rockçı oldular. Pink Floyd'u Bob Dylan'i John Lee Hooker'ı,
keşfettiler Rockçı oldular, Blues'cu oldular. Sex Pistols'u
keşfettiler Punk oldular, iddia edilenin aksine bir gelişim
gözlendi. Yoksa TV'de çıkan pop eskilerinin dediği gibi
"Biz onların babasıyız, onlar bizim yolumuzdan
gidiyor" falan değil. Gençler onları sonradan tanıdı.
Bu iskele babalarının öğrettiği bir öğreti değil, tamamen
gençliğin içinden çıkarak gelişen bir müziktir. Bugün biz
onların sayesinde değil, onlar bizim sayemizde varlar. Bu
palavraları yutturacaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar.
Direneceğiz.
80'li yıllarda, solcular Heavy Meatlcilere "Kenan Evren
gençliği" diye saldırıyorlardı. Gelişen süreçte
kimin Kimin Kenan Evren gençliği olduğu ortaya çıktı. Heavy
Metal darbenin yaratmak istediği genç tipine aykırı kalmış,
tamamen bir altkültür olarak gelişmiştir. Tarih en büyük
yargıçtır. Heavy Metal ıynanmak istenen oyunu bozmuş ve
bazıları için bir çıkış olmuştur.
Heavy Metal'in doğum yeri İngiltere'nin büyük kentlerinin
arka sokakları, işçi mahalleleri ve alt tabaka insanlarının
toplandığı gettolardır. 70'li yılların başlarında,
İngiltere'nin içine düştüğü ekonomik bunalım ortasında,
ağır sanayinin en pis işlerinde çalışanların veya böyle
bir iş bile bulamamış işsiz gençlerin içi öfke dolmuştu.
Her türlü kurulu düzene akrşı önce güvenlerini yitirdiler
ardından nefret ve öfkeye bulandılar.
Onlarca yıl çncesinde, Amerika'da kölelik zamanında (gerçi
köleliğin kalkması hiçbir şeyi değiştirmemişti) zenci
kölelerin ezilmişliği, kimliksizliği içlerindeki duyguyu
müzikle dışa vurmaları sonucu ortaya çıkan hüznün
destanı Blues, 50'li ve 60'lı yıllarda tüm dünyayı
sarmıştı. İngiltere ise bu salgının tam ortasında
kalmış, zenci ustalarının peşinden giden ama kendi
ruhlarının müziğini de yaratan bir yığın beyaz genç,
müzikleri ile ilahlaşmıştı. Ama 70'ler hiç de parlak
değildi.Çöken bir ekonominin ortasında yokoluş
başlamıştı her yönü ile. Yoksul, ezilmiş ve yarınsız bir
gençlik başkaldırıyordu ucuz sözlerle kendi parçasını
kurtarmaya çalışan sisteme ve sistemin bekçilerine. V e
yüzlerce grup, öncülerinin blues'unu alıp, yaşadıkları
sert hayata uydurmuştu. Başlarda sadece kendi aralarında
tanınıyor, seslerini birbirlerine duyurabiliyorlardı. Ama
kısa sürede bu ses büyüdü ve kendilerini kontrol edip,
sürü gibi görenlere karşı bir intikam çığlığına
dönüştü. Ortaya çıkışından yıllar sonra bu
başkaldırı müziğine bir isim konacaktı. İşçi kısmının
en ezilmiş kısmının, ağır sanayi işçilerinin içinden
doğan bu isyan, Blue Öyster Cult'ın menejeri tarafından
vaftiz edilecek ve Heavy Metal adını alacaktı......
Black Metal
|
Konularında karabüyü ve
satanizm'dnuen
yola çıkan şeytansal bir tür olan Black Metal denince
aklımıza ilk olarak Venom geliyor. 1979'da İngiltere'nin New
Castle şehrinde biraraya gelen üç genç, özellikle 1982'de
Black Metal'in manifestosu yazıyorlardı.
Klasik Heavy Metal'den (80 öncesi) sonra 80'den itibaren ortaya
çıkan New Wave Of Britsh Of Heavy
Metal içindeki tavırlarından biri
olan Black en korkuncuydu. Motörhead'ın "Ace Of
Spades" ile oluşan devrimden sonra yeni türlerin
mesajları veriliyordu. O dönemde insanların aklındaki soru;
acaba Venom elemanları, enstrümanlarını gerçekten çalmayı
biliyorlar mıydı. Çünkü öylesine bir kaos hakimdiki...Ancak
üçüncü albüm "At War With Satan" ile sorunun
cevabı geliyordu. Bu albümde kullanılan ritmler sonra
geleceklere örnek teşkil ediyordu.
Venom'un manifestosu Black Metal daha sonraki speed, thrash,
death, doom gibi tarzların da oluşmasına etki edecekti...
Özellikle Metallica ilk kurulduğunda James Hetfield bir Venom
fanıydı; boynunda taşıdığı Venom kolyesi (yakın zamana
kadar taktı) ve ilk "Kill'em All" albümündeki
Whiplash'da bu etki müzikal olarak görülür. Peki bugün Black
Metal ne alemde bir de ona bakalım.
1993 yılında Norveçli black metal grubu Emperor'un davulcusu
Bard G. Eithun'un bir homoseksüeli öldürmesi ve Burzum
grubunun lideri Varg Vikernes'in bir kliseyi yakması sonucu
tekrar gündeme geldi. Konu eski black metal günlerinden farklı
bir konumda oldu artık. Özellikle İskandinav ülkelerindeki
gruplar "eski gruplar sadece şarkı söylüyordu, biz ise
söyleneni pratiğe döküyoruz" diyerek işi adı bir neo
faşist çeteye döküyorlardı. İki yıl önce İngiliz Doom
Metal grubu "Paradise Lost" un Norveç turnesinde
Paradise Lost elemanlarına saldırmaları sonucu Paradise
Lost'un tur otobüsü harap olmuştu.
Black Metal'in başlangıcı ve kökeni olarak sayılan Venom'un
lideri Cronos ise şöyle diyor;
"Satanizm'i Venom'a bağlamak gerekirse, bu sadece tapınma
ile sınırlanmamalıdır. Herkes sevgi ile nefret, iyi ile
kötü arasındaki seçimini yapmakta özgürdür. Ama bu adamlar
fikirlerini şiddet yolu ile herkese benimsetmeye
çalışıyorlar. Tıpkı Hitler'in Yahudilere yaptığı gibi.
Bence hareketlerinin hiçbir haklı dayanağı yoktur ve çizgiyi
epey açmışlardır."
Şimdi Black Metal'in günümüzdeki aldığı şekle bir
bakalım....
BLACK METAL'İN İKİ ANA KOLU
1-) TRUE BLACK METAL: Bu gruplar, Norveç'teki Inner Circle, yani
Satanic Terrorists adı altında toplanıyor.
MAYHEM:
Norveçli. Anlamı: Kargaşa (Hareketin başı).
BURZUM: Norveçli.
Anlamı: Karanlık (Hareketin başı).
DARKTHRONE: ANLGO: Norveç ırkını savunuyor. Anlamı: Kara
taht-kara hükümdar.
ROTTING CHRIST: Yunanlı. Anlamı: Çürüyen İsa.
ABRUPTUM: İsveçli.
Anlamı: Terslik-tutarsız yırtıcılık.
MARDUK: Abruhtum'un
eski elemanlarının kurduğu İsveçli grup.
DISSECTION:
İsveçli. Anlamı: Parçalamak-bölmek.
VON: Amerikalı.
Grubun ismi Victory'nin V'si, Orgasm'ın O'su, Nazi'nin N'sinden
oluşuyor.
2-) CHURCH OF SATAN: The Church Of Satan'ın lideri Anton Lavey'in
yolunu izleyen gruplardan oluşuyor. Lavey'in müritleri, zevk ve
sınırsız özgürlüğün temel alındığı ayinler
düzenliyorlar. Ama NeoFaşist Inner Circle'in nefret ettiği bir
kolu oluşturuyorlar.
ACHERON:
Floridalı. Davulcusu Morbid Angel, İncibus ve Noctornus'ta
çalışmış olan Mike Browning. Hristiyan inancı yıkmaya
yönelik, aylık bir bültenleri var. Anlamı: Ağrı-Sızı-Acı
MASTER'S HAMMER:
Çekoslovakyalı. Anlamı: Efendinin Çekici
IMPALED NAZARENE: Fillandiyalı. Anlamı: Kazığa Oturmuş İsa
BELIAL:
Finlandiyalı. Anlamı: Şeytan-İblis
HİÇBİR KOLA BAĞLI OLMAYIP HER İKİ
FİKRİ DE BENİMSEYENLER:
HAVOHEJ: New
Yorklu. Anlamı: Hasar
BLASPHEMY:
Kanadalı. Sözde Satanist olmakla suçlanıyorlar.
SHUB NİGGARATH: Meksikalı.Anlamı: Bir gencin kara keçisi
UNHOLY: Fillandiyalı. Sahnede İncili, Burzum ve Mayhem'in
plaklarını yakıyorlar. Anlamı: Kutsal olmayan
ENPEROR: Burzum
gitaristi Samoth'un yan grubu. Ama Inner Cırcle'a yakın
değiller. Samot kendisini "Sessizliğin Efendisi"
olarak adlandırıyor. Norveç'in tamamına hükmedeceklerini
söylüyorlar.
BLACK METAL'İN BEŞİĞİ NORVEÇ
Altı kiliseyi yakmaktan ve bu sırada bir itfaiyecinin
ölümüne neden olmaktan, 12 yıla mahkum olan Vorg Vikernes ve
arkadaşları, bu ve buna benzer Satanist grupların bir çoğu
neo-nazi görüşleri benimseyen şeytanın fısıltıları
sayıyorlar kendilerini.Vorg, Black Metal grublarından
"Count Graknacht"in lideri Norveçli grup ( Norveç'in
başı bir zamanlar birçok Black grubuyla dertteydi ) Budzum'da
başka bir Black Metal grubu, onlar da Sanistler. Black Metal'e
öncü sayılıyorlar ve müzileri de Venom'u andırıyor. O
dönemlerde Vikernes'in tutuklanması tüm Black Metal
gruplarının kendi iletişimiyle birbirine duyurdular. Bunu
tepkiyle karşılayan gruplar çevreye saldırıp sanatsal bir
tahribat yaptılar. İsmini hemen söyleyebileceğim beş Black
Metal grubu şunlar. VOR. Vikernas'in grubu (V: Zafer, O: Orgazm,
NH Nazizm'i temsil ediyor) Surzum (Karanlık), Mayhem. Deicide ve
Darkthorne. Deicide göre hayvanlara eziyet etmek, çocukları
kurban edilmesi anlatılmalı, müzikle, bu yüzdendirmi
Deicide'in albümü piyasadan toplanmıştı.
Dark Metal grupları yıllardır aşırı hritiyanlığı
protesto ediyorlar. Zamanında Ozzy ve Judas gerçekten intihar
etmesini istemesinden dolayı tepki aldılar. " Suicide
solution " bir çok kez daha konusu oldu. Bir dönemde Black
Metal aynı tepkiyle karşılaştı, gruplar intihar üzerine
parçalar yaptıkları için suçlandılar. Hatta Mayhem'in
vokali öldü, ölümü de hala şüphelerle dolu.
Vikernes; "yoldan aşağı doğru yürümek ve çocukları
tekmelemek istiyorum" diyor ve ekliyor, " Biz zevk
için adam öldüren vikingleriz. O si....miş salak insanlık
peşinde koşan kızıl haç'a benzemeyiz" diyor. Bu sözler
adamların ne derece Satanist olduklarını açıkça ortaya
koyuyor. Euranymous biraz daha ileri götürerek "
kaybedecek birşeyim yok. İnsanlık bizden korksun biz aslında
dine bağlıyız. Tüm ibadetlere ve şekillerine itaat ederiz.
Ben sadece tüm evrende toz zerreciğiyiz, ne olduğumu
biliyorum" diyerek, yeni terörist hareketler için yeşil
ışık yakıyor. Simgeleri yanan kilise olan Vikernes'in
grubunun ve arkadaşlarının şeytana tapan aptallar olarak
olarak nitelendiriyorlar. Vikernes "Kiliseyi yakın diyoruz.
Yakıyorlarsa bu bizim suçumuz değil, hapse girmekten
korkmuyorum, tımarhaneye gitmek istemiyorum.Bir çok kişi bunu
istiyor problem bu işte"
Herkes kendine göre bir doğru çiziyor. Hedeflerinin
hrıstiyanlığı yıkmak olmadığını, kiliselerin yakılarak
dine olan ilgisizliğe dikkat çekmek istiyorlar. Bunları
yaparken de dedeleri gibi viking ruhunun bitmediğini canlı
olduğunu ispatlamak istiyorlar. Vikernnes'in ailesi ataist, Viki
için yorum yapmıyorlar. Bu arada 91 konserinde birini
öldürüp, derisini yüzüp, kafatasını bazı şovlarda
kullanmışlar, dedikodularını yalanlıyorlar.
Vokallerinin arkadaşların, tarafından öldürüldüğe
dedikosunun saçma olduğunu ve kendilerinin nazilere
karşılaştırılmalarına kızıyorlar. Black Metal'in beşiği
sayılan Norveç ve İsveç'te birçok Black grubu var. Bunlardan
bazıları Abruptum, Marduk, Burzuk, Mayhem, Emperor, True Black
Metal, Wnholy, Blasphemy, Belial, Impaled, Nazarene....